Sinopale 4 – International Sinop Biennial / Historical Sinop Prison Museum
The first of our works was to establish a cultural prison inside of the
prison where the event took place. We all are located in the prison that
we call “cultural prison”. Everything we were able to define, to name
and categorize form the walls of this prison. A wall in a density that
cannot leak free thought and will in the proper sense. By starting with
determining items constituting the identity of Sinop, we then used
pictures of all to the present adopted and varied reflections of these
items for building up the walls in this work. We created a network-map
by placing this collected pictures in accordance with the relationship
between each other on the inner walls of the structure formed by fishing
lines (strings). With this pictures-made prison in the prison, we aimed
to create different perception layers by pointing at the cultural
prison in the outer world from which escape is impossible.
Sinopale 4 – Uluslararası Sinop Bienali / Tarihi Sinop Hapishanesi Müzesi
Çalışmalarımızdan ilki, etkinliğin
gerçekleştiği hapishane içinde bir hapishane kurulumu. Hepimizin içinde
bulunduğu bir hapishane. Tanımlayabildiğimiz, isimlendirebildiğimiz ve
kategorize edebildiğimiz her şey bu hapishanenin duvarları. Gerçek
anlamda özgür düşünce ve iradenin sızamayacağı yoğunluğa sahip bir
duvar. Çalışmamızda kültürel hapishane duvarlarını örerken, Sinop’un
kimliğini oluşturduğunu belirlediğimiz öğelerden yola çıkarak, günümüze
kadar uyarlanmış, çeşitlenmiş tüm yansımaları üzerine fotoğraflar
kulladık. Misina (sicim) ile hazırladığımız bir yapının iç duvarlarına,
biriktirdiğimiz bu fotoğrafları birbirleri ile olan ilişkileri
doğrultusunda yerleştirerek bir ağ haritası oluşturduk. Hapishane içinde
fotoğraflarla yaratılmış bu hapishane ile, aslında kaçışı mümkün
olmayan dışarıdaki kültürel hapishaneyi işaret ederek, farklı bir katman
algısı yaratmayı amaçladık.
Volkan Kaplan
A.Erdem Şentürk
Carved Landscape, yıkılmak üzere bir binanın son günlerinde organize edilen “Yıkım” adlı sergide yer aldı.
“Tuğlaları görünür hale getirene dek manzarada yer alan dağ formunu tamamen oyduk. Bu basit müdahale ile, anlamlandırma ve kontrol altına alma ekseninde, geniş çağrışımlara uzanan bir etki yaratmayı arzuladık.”
Volkan Kaplan, A. Erdem Şentürk
“Bir çok insanın bir dağı gerçekten gördüğünü söyleyemeyiz. Onlar dağa baktıklarında, kafalarındaki bir klişe canlanır, belki de adını ya da yüksekliğini bilirler veya dağın tepesine tırmanmak, oraya bayrak dikmek isterler. Ancak çok az kişi, dağı gerçekten görür ve onun varlığından, onu görebildiğinden dolayı sevinç duyar.”
-Erich Fromm